ŞİMDİ
Bu sabah güneşe
uyandım. Özlediğim bir sabahtı sanki. Sanki çok uzun
zamandır bu anı bekliyordum. Coşku kapladı içimi, balkona çıkıp dağları ve
gökyüzünü seyrettim. Ne kadar hasretle beklediğim bir anmış meğersem. Fark
ettim ki uzun zamandır başımı kaldırıp gökyüzüne bile bakmamışım.
Kuşlar kondu
pencereme, onlarda da bir sevinç, bayram havasında müjdeliyorlar bize büyük
günün geldiğini. Kuş sesleri, tertemiz bir hava ve insanlar, hepsinin gözleri
ışıl ışıl, aynı duygu, aynı sevinç.
Bu sabah güneşe
uyandım. İçimi ısıttı. Unutmaya yüz tutmuş güzellikleri hatırlattı. O karanlık
kış günlerinden öylesine bıkmışız ki, karamsarlığın esiri olmuşuz. Negatif olan
her şeyi çantamıza koyup çıkmışız yola. Anlamsız koşuşturmaların peşine
düşmüşüz. Farklı yüreklerde, farklı beklentiler, ortak olan bir şey var,
hepimiz bu sabah aynı güneşe uyandık.
İş, ev arasında
mekik dokuyan anne ve babalar. Tek çabaları çocukları biraz daha iyi bir
gelecekte yaşasın. Anne ve babaların bu büyük koşuşturmaları arasında ezilen çocuklar,hangi
ödevden başlayacaklar, hangi sınava girip hangi sınavdan çıkacaklar, ne zaman
teneffüs olacak. Çoktan yüzlerinde inceden çizgiler oluşmuş bile. Telaş üzerine
telaş. Neden? Niye? Bu sorulara bırakın cevap vermeyi, soruyu kendimize sormaya
bile vakit bulamıyoruz.
Çalışan annelerin
aklında tek soru. Ne zaman yemek pişecek? İşyerinde de her şey yarım kaldı.
Çocuklar okuldan geldi karınları aç, babaları da gelir birazdan. Of yoruldum
artık. Hiç bitmeyecek sandığımız o karanlık, o kısa kış günleri.
Oh bitti. Baharın
kokusu geliyor burnuma ve hep eski sevgilileri akılda. Sanki içimde uyuyan kız
çocuğunu uyandırdı bugünkü güneş. Bu sabah güneşe uyandım.
İçimdeki bütün
negatif enerjiyi boşaltmak, özgürce dilediğim gibi çıplak ayaklarla yürümek
istiyorum bugün.
Börtü böcek, koyun
kuzu, yemyeşil bir hayat ve yeniden umutla bakan gözler. İnsanın içi içine
sığmıyor, yaptığı uğraşlardan zevk alıyor, şehvetle ve özveriyle yapıyor.
Bugün kendimizi
yeniden keşfetmeliyiz.
Kendimizle
birlikte o en yakın dostlarımızı,arkadaşlarımızı da unutmuşuz. Oysa ne kadar
hasret kaldık, dağlara çıkıp piknik yapmaya, derenin kıyısına çimlerin üzerine
yayılıp, derenin o çağlayan sesiyle ağaçların arasından süzülen güneş ışığı
görüntüsüne ve sıcak bir dost sohbeti tamamlar bu en güzel anı.
Tabi ki onları
unutmamak lazım, kimlerden mi bahsediyorum? Karıncalardan, işte yine çıktılar
yuvalarından, karanlık kış günlerinden sonra onları bile özlemişiz. Hep
aynılar, yine çalışıyorlar, vızır vızır, dört dönüyorlar etrafta. Çalışkan
karıncalar.
Bitti artık, o
soğuk iç karatıcı kısa günler geride kaldı.
Çıkarın
ayakkabılarınızı keşke dememek için dilediğiniz gibi basın toprağa, özgürce.
Sindire sindire yaşayın bu en güzel, en
özel günleri. Keşke dememek için. Hadi. Şimdi,
Börtü böcek, koyun
kuzu ve karıncalar. Bu sabah güneşe uyandım.
Deneme2003umutyazıları
FÜSUN GÜLTEN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder