-.05.2003
GÜLE GÜLE
Bunu sana
verebilir miyim bilmiyorum. Belki bir gün bir kitap yazarım sende bilirsin
içinde sana ait bir şeyler olduğunu alır okursun belki, çok sonra.
Sen benim nedensiz
ölümümdün her zaman. Ne çok sevmişti seni çocuk kalbim, deli olurdu senin için
sanki senden önce seni bulacağı gün için atarmış, bunun için nefes alır
verirmiş, şimdi seni buldu deli gibi atıyor, seni özlüyor, korkuyor gözlerinin
ardındaki masalın karanlık bir deniz olmasından
korkuyor. Ya gidersen ben nefes alamam ki.
Seni bekliyordum
belki senden önce ama seni ben çağırmadım ki sevgili. Sen ansızın geliverdin.
Hayatıma girdiğin gün sana taşındı çocuk kalbim. O gün anladım bedenim,
düşlerim, yaşantımın her noktası, virgülü, ünlemi mutlak senle bitiyordu. Taşkın
sevinçlerim oluyordun sen benim, umudumun adı, geleceğim, her şeyi erteleyişim.
Her şiir sana yazılmıştı ve her şarkı seni söylüyordu.
Kulağına bunları
fısıldardım sen masaldaki prensleri anlatırmışım gibi dinlerdin. Biliyorum acı
çekiyordun. Seni seviyorum dediğimde kaçıp kurtulmak isterdin, yavaşça
kayardın ellerimin arasından, ne desem
laf değişir diye düşünür, bir yolunu bulur ustaca sıyrılırdın bu zamanın
içinden. Ben çok kızdım içimden sana ama söylemedim hiç, sanki hiçbir şey
olmamış gibi kırılan kalbimi onardım hep tek başıma, ben parçaları
birleştirirken sen hep bir parça eksiltiyordun ömrümden.
Seni deli gibi
kıskanırdım çoğu zaman dudaklarımı yoldum böyle zamanlarda, dişlerimi sıkar
içimdeki canavara sakin olmasını söylerdim. Ben seni sevdikçe içimdeki canavar
nefret etti senden. Ben sana bağlandıkça o ikimize de cellat oldu.
Onun için
ölmeliydin sen.
* * * * * * * * * * * * *.
Bir şeyler
eksikti, bu eksikliğin içinde büyüttük birbirimizi. Çok şey öğrettik, lakin her
öğrendiğim şeyde biraz daha silikleştin gördüğüm resimden. Ağır bedeller
ödedik, sevdam büyüktü yeneriz
sandım.
Ben hep senin için
oynadım balkona çıkma rolünü çünkü sen bahçemdeydin, ordaydın, beni
bekliyordun. Seviyordun sende beni deli gibi. Biliyordun sende eksikti bir şeyler
ama hiç söylemedik birbirimize. Biz sustukça içimizdeki eksiklik çoğaldı,
kimsesizlik duygusuyla içimizdeki boşluk büyüdü. Uçurum oldu.
Çoğu zaman atlamak
istedik uçurumdan aşağıya ama bunu bile beceremedik. Biz yakınlaştıkça o bile
uzaklaştı bize. Benim sana yakınlaşıp senin uzaklaştığın gibi. Uçurumun dibine
gönderdik yavaş yavaş sevgimizi-güvenimizi-aşkımızı çok derinlere gömdük kimse
bulmasın diye. Cebimize karasızlık, korku, çaresizlik ve öfke birde saygımızı
koyduk ne işe yaradıysa.
Neden bu kadar çok
yazıyorum diye sordum kendime? Canavar hemen cevap verdi. Ne dedi biliyor
musun, unutman, içinden çıkarman
için, dedi. Ömrümün yarısını aldın benden, ben hepsini vermeye hazırdım ne diye
çıkarayım ki seni içimden. Sevdiğim ilk adamsın.
İçime sığmıyordun,
kelimeler yetmiyordu seni anlatmak için, arkadaşlarıma anlattım seni, onları
dinlemezdim hiç, onlar seni dinlemeliydiler ama. İçlerinde seni hiç görmeyenler
var. Düşlerinde hayali bir sen yaratanlar ama onlarda dinlemiyorlar artık beni,
sıkıldılar senden. Biliyorum sende sıkıldın benden, biliyorum bende sıkıldım
benden. Kendimi özlüyorum artık, ben hep sendeydim kendime dönebilir miyim? Öl
desen ölürdüm. Git dedin gitmedim. Unut dedin unutmadım.
* * * * * * * * * * * * *.
Büyüdük. Yağmurlu
bir geceydi telefona lanet okudum önce, inanmadım gözlerine baktım doğruydu,
dilim tutuldu. ‘SENİ SEVİYORUM’
kelimesi boğazımı tıkadı, konuşamadım. Çok ağladım, o gece seni yeni sevgiliye
yolladım. Git dedin gitmedim, güçlü gibi göründüm herkese oysa o gece öldüm.
Belki geri dönersin diye arkandan baktım umutsuzca, dönmedin. Haykıramadım sana
ben seni seviyorum diye.
Gönderdim seni
yağmurlu gecede yeni sevgiliye….
Baharlarımız vardı
yalnız bize ait olan baharlarımız. Anılarımda kaldı hepsi. Kimsesiz kaldım
senden sonra. Herkese ait gibi görünüyordum. İnsanlara özlemle ve umutla
bakışımda hep bu kimsesizliği taşıdım içimde. Kendi içimde bir sığıntı oldum
kendime. Sana katlanarak yaşadım hep katlanarak ve eksilerek. Senin için
oynadım bulup bulup kaybetme oyununu, kayboldu sevgin. Yaşamak değildi bu
yaşıyor gibi olmaktı. Öyle göstermek öyle sanmaktı. Çünkü gittin sen.
Öl desen ölürdüm,
git dedin gitmedim. Sen gittikten sonra taşkın sevinçlerim azaldı. Gülemiyordum
eskisi gibi, artık susturmak için uğraşmıyordu hiç kimse. Sen gidince hiç
kimsem kalmadı. Ben bile seninleydim.
Senin için
balkondaydım yine, ama sen yoktun bahçemde. Şehrin ışıkları yandı. Gece olsun
istemiyorum artık kim bilir nerdesin? İçimi en çok acıtan cümle kiminlesin?
Banane canım ben seninleyim yaa.
* * * * * * * * * * * * *.
Konuşmadık seninle hiç, eğer konuşsaydık aramızdaki bu
uçurum mevcut olmazdı beklide. Gözlerine ne zaman baksam içim ısınırdı ve
gözlerinde üşüdüm en çok.
Sevgisizim ve bir hiç.
Ben hep seni
savundum. Kötü olan bendim, sen hep sıvıştın ustaca ve ben istedim ki… sen
güzel sevgili ben hep seni savundum. Kendime bile. Canavar haklı mıydı?
Yokluğun ölüme eşdeğer olabilir miydi? Değer miydin… Önceleri seni hep uzaktan
izlerdim, gitgide yakınlaşarak, korkarak ve bir korkudan ilk defa büyük bir haz
duyarak. Dibine girdim. Korkarak ve bir korkudan ilk defa büyük bir haz
duyarak.
Gözlerini ve
burnunu izlemekten alamadım kendimi. Aşktı
bu inanmadığım şeye beni o gün inandırdın. Çok uzun sürdü ilk aşkım ve bitti.
Bittikten sonrada
çok uzun sürdü senden habersiz. Zaman zaman bilmeni istedim, sen bilsen yeterdi
dünya bildi, sen bilmedin. Karanlık gecelerde gözlerini özledim en çok zeytin
karası gözlerini. Seni bu kadar hesapsız sevmiş olabilir miydim? Evet
sevmemiştim senden isteklerim vardı. Seni seviyordum Lakin,Şayet,Eğer gitmezsen. Gittin…. Ama ben yine sevdim
seni. Keşke hiç gelmeseydin. Ben hep seni sevdim, seni sevmeyi değil bizzat
seni. Sana söyleyeceğim o kadar çok şey vardı ki söyledim bazen ama anlatmaya
kalksam giderdin, anlatmazsam kalamazdın. Kalmadın da zaten.
Uçurumdan atlasam
tutar mısın beni? Mucizem, prensim benim. Sen değildin bu ne mucizeydin ne de
esas oğlanım. Bir eskiciden kiraladım bu giysileri ve ben giydirdim sana.
NEDEN? Bu soruya hiç cevap bulamadım. Tek bildiğim bu giysiler sende emanet
gibi durdu. Taşıyamadın onları.
* * * * * * * * * * * * *.
Alışamadım
gidişine…. Her şeyimdin çünkü.
Bir gün yolda
karşılaştık seninle kalbim deli gibi çarptı. Gözlerine baktım uzun uzun.
Sevdiğim adamdı karşımdaki, gördüm kızardın sende. Geçtik yan yana, geçtik
gittik. Çok güzeldin.
İçimden seni
aramak geliyor sanki sesini duymak için yıkacağım dağları, keşke hiç veda
etmemiş olsaydın o gece. Beklide o zaman hiç gitmemiş olurdun.
Sana yazdığım
şiirleri okumuş, kızmıştın bir gün. Neden böyle yazıyorsun? Demiştin. Diyemedim
sana o gün yaşadıklarımı değil yaşayacaklarımı yazıyorum diye. İşte şimdi
yazdıklarımın tam ortasındayım. Önce yazdım, sonra yaşadım.
Bugün hava yine
sen kokuyor.
Artık biliyorum
mutluluklarım ve acılarım benim ve sensizlikte.
Sen ilksin ama son
olmayacaksın. Benim en büyük düşmanım benim. ‘nasıl görmek istiyorsan öyledir’
ya ben seni fazla gördüm sevgili, olduğundan çok ama çok fazla. Bunu ben
yarattım ve ancak ben yok edebilirim. Teşekkür ederim sana;
Kaçtığın, saklandığın, tebessümlere
sığındığın, adımlarca uzağımda yürüdüğün için bunca yabancılaştığın için
teşekkür ederim. Bu ölümü atlatacağım ben, kimseler görmeyecek. Öyle çok ölüm
yaşattın ki… Geçer dediler.
Yüreğimden kan
aktı ama geçti.
SEN BİZİ BİZE HASRET BIRAKTIN SEVGİLİ….
FÜSUN GÜLTEN
- 2003 de yazdığım bir yazı buldum. O günden bugüne bir şey değişmemiş boşuna yaşanmış bir hayat.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder