26 Kasım 2017 Pazar

ONUNCU YILIMIZ İÇİN;

ONUNCU YILIMIZ İÇİN;



Kafamdaki salıncak yarıklarım iyileşmemişti henüz ki…
Ben sana ÂŞIK oldum sevgilim,
Ne zaman AŞK ’ınla yandım, ne zaman gözlerine hapsoldum…
Çocukluğum…
Koca on yıl… …

Güzel bahçeli bir ilkokul,
Ve bizim evin penceresi,
Ömrümün en güzel iki köşesi…
Sokaktaki gülüşmeler ve kaçak kaçak bakışmalar…
Seni seyretmek!!!

Bakışlarında yeşerdim ben… ve o zaman dedim içimden…
…yine onunla kuruyacak…

Aklı cambaz, yanağı al…
Sesi çilek aroması... :)  birini sevdim.

Fikrimin ince gülüşü…
Gülüşün de hapsoldum.

Aklıma düşeceğin vakit hiç belli olmadı,
Uykuda... sokakta... kaldırım kenarında…
Seni düşünmek ne müthiş bir düş…  Seni sevmek ne güzel bir duruş…

Bana geleceğini bilemeden
Düşlerimde sevmek seni…

Meyveli bir yazdan sonra beyazı bol... Pembe düş’lü bir kışım oldu benim,
Sen nerdeydin bilmiyordum… kime gülerdin... neyi severdin... kime bakardın…
Ama benim... sohbetlerimdin... yediğim yemektin... okul sıramdın... konuştuğum yüzlerdin...
Her yerdeydin... beyazı bol... pembe düşlü o kışta.

Tebessüm oldun sevenin dudağında,
Koca bir kış…
Yapraklar gülüştü… Böcekler,  çiçeklere fısıldadı…
Âşık oldum ben.
Doğdum sessizce senin içinde.

Gözümden akan uyku değil anne!!!
O sevdam.

Gönlümde sana koca bir köşk hazırlamışım… Kendimden habersiz…
Yaz geldi, köşk kapılarını sana açtı…
Nice gülüşleri doldurup yüreğine geldin...

Baharım oldun benim…
Sonu hiç kışa bakmayan meyve kokulu yazım oldun...

Yaşama sevincim koydum adını…

Bitmeyen bayramların oldun…
Mor dağlarım çiçek açtı,  yeşile döndü…
Muhabbete hasret dilim bülbüle döndü…
İki masal kahramanı olduk biz.
İçimizde uçurtma uçuran çocuk heyecanıyla,

Ümidimiz vardı bizim…
İşte o sevdamıza sahip çıktı!

Sonra bir gün… Uçurtma kuyruğundaki renkleri değiştirdin.
Gözlerindeki çocuk anlamsız baktı… Biraz öldürmeye hevesli,
Bir sürü haller içinde kaldı halim.

Başımda... kaşımda... her yanımda sevdan vardı.
Sen gittiğin vakit o gitmedi.
Soğuk rüzgârlarda bıraktın beni,
Baharda gri bir kışı yaşadı duygularım.

Umut ağaçlarımın yaprakları düştü.
Bir dirhem umut kalmasa da bana
Belki yeşerir mor dağlarım diye,
Gözyaşlarım suladı.

Senden başka bir şey tütmedi gözlerimde
Ve çıkmadı kokun yüreğimden,
Ben, sen kokuyorum sevgilim…

Kısa sürdü ayrılıklarımız... Bayram olurdu bana çıkıp gelişlerin…
Ayrılık sonraları daha da coşkuluydu özlemin etkisiyle kavuşmalarımız…
Kupkuru bir çiçek gibi biraz suya özlemli gelirdin bana.
Yüzün çamurdaki ışığı aydınlatmasa kalamazdım, giderdim senden.
Gözlerinde o çocuk oturuyorken gidemedim…

Söz geçiremedim gönlüme,
Korkmadım, gittim. Götürdüğün bilinmezliğe,
Bir hüzün nehrinin kıyısına vardık.
Sen kalktın gittin… Gözlerinde gitti sonra…
Beni gözlerinde sürgün ettin.
İri gagalı yalnızlıklara mahkûm ettin.

Kimler okşadı güzel ellerini...
Ellerin... O son kederli bakışın…

Kimim kimsemdi benim senin gözlerin
Gidecek yerim olmadı hiç gözlerinden başka,

Derin yaralarım var benim senden ötürü... Benimle kanayan.
Deli gibi sevsen de yollar ayrılır dediler…
Kabuk bağlar dediler…
Sen hep kanadın... İyileşmeyen yaram oldun...
Acıdan nefes alamadım…
Aldığım nefes de sendin zaten…

Selvi boylum…
Sevdiğim… Sarılmak sana…

İçimdeki yokluğunu,
Ümidin beyazı süsledi.
Ümidin izleri yaşamım oldu, coşkum oldu, sevgim oldu... esti içimde…
Küçüktük…
Esti rüzgârlar… Fırtınalara dönüştü…
Uçurtma uçuran çocuksu heyecanlarım bitti.
Bayat bayram şekeri kederiyle baktım herkese…

Küllerin yaktı bağrımı.
Vazgeçilir gibi olmadın hiç...
Haydi, gel yalnızlığım, kimsesizliğim, kimsem olurken her şeye dönüşenim…
Bilmem teninden başka bir kokuyu,
Efkârım…

Bir avuç sevinç aldın avuçlarına… Bıraktın ellerimin arasına…
Bir yaz günü değildi, şimdiki… Karlı soğuklar gelmişti daha yeni…
Aylardan Ekim…

Sen kuyruğunda renklerin dansını yapan bir uçurtmayla…
Yeni iklimlere kanat açtırdın.
Aşkın bana kanatlar verdi,
Sözlerimizde suların yalınlığı…
Kavuşmalıydık iki ırmak gibi çağıldayarak…

Beni kaçırdın yine benden sevgilim,
Kendime yenildiğimsin sen benim
Bozduğum kurallarım,
Gençliğim…

Usul usul sevdim ben seni…
Ezberledim yüzünün her çehresini,


Ve bu aşk senin kadar gerçek oldu.
Aşkımız kalbimizde, yangın tenimizdeydi,
Yasakları deldik biz birlikte.
Bütün kırmızı ışıklarda geçtik…
Bedenimiz sevenimizin garantisinde.
Ellerimi tuttun, mevsimler yeniden bahar oldu…

Yine bir gün gözlerin,  uzaklara daldı… Gözlerindeki çocuk ağlamaklı baktı…
Yandı yüreğim çok derinden can asker…
‘Vatan bekliyor’,  ‘bekle’ dedin. Kokunu boynuma doladın… gittin… askerim…
İçim yandı… Yönsüz yolsuz kanat çırptım…
‘Ümidimiz muradına erecek’…  ‘döneceğim mutlaka’… ‘sabret’ dedin.
Sabrım oldun…
Geceleri nöbet tuttum,
Gündüzleri eğitime geldim,
Emre itaat ettim seninle,
Şaşkın… acemi,  durgun…

Aşk haykırmak oldu,
Sevgi ağlamak…
Aşk beklemek oldu,
Sevgi katlanmak…
Yüreğini, gözlerini ve de ellerini özledim…

Hiç farkında olmadan yüzüme işlendi hüznümüzün ince çizgileri…
Yolunu ne çok gözledim…
Hasret kaldığım… gurbetim…

Nasıl deli aşığım sana.
Sevmeye hüküm giydiğim…
Lahmacun kokulum… Askerim oldun…

‘Narin çiçeğim’ derdim sana.
Ben BöCeĞin,

‘N’olucak halimiz’ ile başlayan nice cümlelerimiz.
Nerdeydik aşkım, nerelere geldik böyle…
Yelkenlerimizi doldurup… Nereye gidiyoruz aşkım…
Kimlerle tanıştık…
Ve hangi yüzleri çıkardık hayatımızdan.
Çabuk mu büyüdük aşkım?
Vazgeçtiklerimiz… Vazgeçirdikleri…
Büyüdük biz birlikte sevdiğim.

Ne badireler atlattık.
Düştük kimi zaman, dizlerimizi kanattık ama her şeye rağmen birlikte kalktık!

Ahmet’im…
Hayatımın anlamı…

Aşkımız kötülüğü bencilliği boğdu;
‘BEN’ den çıkıp ‘BİZ’ e vardı.
Karanlığın üstüne güneş gibi doğduk kimi zaman,
Kimi zaman boğulduk karanlıkta…
Yine de kaybetmedik birbirimizi;
Ayırmadık hiç ellerimizi.
Seninle biz hep vardık… Hep varız…

Her şey değişti on yılda…
Sadece sevdan değişmedi sevdiğim.

Çok ağır bedeller ödedim… Sevdamız değerdi.

Seninle biz hala yan yanayız… Alışkanlık mıyız?
Değiliz değil mi? Sevgilim…
Bir çocuk gülüyor kalbimde,
Biz çok… ÂŞIK iki masal kahramanıyız.



Bazen anlaşılır olmadık…
Gökyüzünden yıldızlar tek tek düştü,
Renkler birbirine karıştı,
Dağıldı tüm resimdekiler…

Mecnunum…
Ben, Leyla’n

Sana öyle hayranım ki…
Bütün renkleri ayırabilirim birbirinden,
Gökyüzüne gönderirim yeniden yıldızları…
Hiçbir yüz güzel olmadı senin yüzünden,
Bu resim ikimizin sevdiğim.
Ve bu resim bir tek sana yakıştı… Sevdiğim…

Emeğimsin sen benim…
Ellerin.. avuçların… avuçlarım…

Derdimin dermanı sensin… Efendim… Beyim…
İçime sindirdiğim…

Hayal ettik evimizin, yuvamızın haritasını,
Dindirdik yıllar süren ayrılıklarımızın acısını…
Bütünleştik her yönden…
Yaşadık sevinçlerimizi içimizden geldiğince.

Büyüdük… Kıskançlığım oldun…
Dudağımdaki ıslak öpücük oldun…
Kadınlığım…

Tutkumsun…
Ne zaman tutuldum ben sana?

Sana tutulduğumun üzerinden çok zaman geçti,
Hiç eskimeyen, hiç eksilmeyen bir sevgin var içimde…
Sana on yıldır… İlk günkü heyecanla geldim…

Sevdikçe sevesim geliyor seni…
Niceydi gülüşün…
Öyle sınırsız… Öyle derin…
Yetmedi bunca yıl, sana doymaya…
Şefkatinle, Şiddetinle… Sevdamızın kavgası sürsün bir ömür.
Yaşlılığım…
Yaşanmışlığım ol.

Beni sev, koru ve sadık kal.
Bu dünyadaki cennetimsin sen benim.

Gözlerinde bir çocuk oturuyor…
Bir çocuk gülüyor kalbimde…

Uzak bir ışık yanar gözlerinde,
İşte ben orda kuruyacağım.

Seni ömrümün sonuna kadar seveceğim.

Nice Senelere,
Nefesim,

29.10.2007
10. yılımıza kucak açarken…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder